Gold Yapım imzalı ‘Kızıl Goncalar’ dizisi, 1 Nisan Pazartesi günü NOW TV ekranlarında izleyicilerle buluşacak.
‘Kızıl Goncalar’ın yönetmeni Ömür Atay, “Kızıl Goncalar’ın diğer dizilere göre şöyle bir özelliği var bence; ezberden yürüyerek ‘hikayenin duygusu sana geçsin, katarsise ulaş ve dur’ demek yerine zaman zaman seyirciye bir düşünme aralığı bırakıyor. İnanç ve demokrasi konusu Türkiye’nin yıllarca değişmeyen tartışma konusu zaten. Bu dizinin temelinde de hep bu çatışma var” ifadelerini kullandı.
Oksijen’den Burak Göral’a konuşan Ömür Atay, diziler yoluyla muhafazakar ve seküler kesim arasında bir yüzleşme başlayıp başlayıp başlamaması hakkında “Türkiye’de tam bir yüzleşmenin hiçbir zaman olduğunu düşünmüyorum. Her şeyle bazen bir yüzleşiliyormuş gibi yapılıyor hep ama gerçek bir yüzleşme olsaydı 80 darbesiyle çok daha net yüzleşirdi bu ülke” dedi.
‘KIZIL GONCALAR HİKAYESİNİ İÇERİDEN KONUMLANDIRARAK ANLATIYOR’
‘Ömer’, ‘Kızılcık Şerbeti ve ‘Kızıl Goncalar’ gibi İki kesim arasındaki farklılıkların işlendiği dizilerin tutmasındaki en büyük rolün ‘toplumun farklı şekillerde ve biçimlerde bunları konuşmaya başlamasıyla ilgili’ olabileceğini belirten yönetmen Atay, “Benim de bu dizinin yönetmeni olmamın sebebi daha önce girilmeyen yeni bir alana girmesiydi. Çok izleyemiyorum diğer dizileri ama toplumun bu iki kesiminden ve bu kesimlerin iktidar odaklarından bahsediyorsak eğer, Kızıl Goncalar kamerasını tam da içeriden bir yerden konumlandırarak anlatıyor hikayesini” diye konuştu.
‘BİR YÖN DEĞİŞİKLİĞİMİZ OLMADI’
RTÜK yasağının ardından bir strateji ya da yön değişikliğine gitmediklerini söyleyen Atay, “Çok samimi olarak söyleyebilirim ki çok net bir yön değişikliğimiz olmadı. Çünkü bu, haftada 160 dakika yayınlanan ve bir hikaye kronolojisi olan bir drama. Ama bazı seyirciler ya da bazı medya grupları o süreci görmeden birtakım değişikliklerin olduğunu iddia ettiler. Oysa bunun önceden çizilmiş bir hikaye kronolojisi olduğu hep unutuluyor” ifadelerini kullandı.
‘MUHAFAZAKAR VE NEGATİF KARAKTERLER DE VAR’
Seküler kesime ve o karakterlere daha rahat olumsuzluklar yazılabildiği ama diğer tarafta muhafazakar karakterlere daha yumuşak yaklaşıldığı iddiaları hakkında da yorum yapan Atay, “Çok samimi olarak buna katılmıyorum. Tarikat içerisinde katıksız Müslüman, katıksız iyi insan karakterlerimiz de var, ticaret yolsuzluğu yapan ya da erkek erkini din üzerinden kuran negatif karakterlerimiz de var” dedi.
‘DİNİ İNANCI VE BİLGİSİ OLMAYAN İNSANLARIN OLABİLECEĞİ BİZE UNUTTURULDU’
Atay, ‘Kızılcık Şerbeti’ ve ‘Kızıl Goncalar’daki seküler genç kız karakterlerin ramazan ve oruç kavramlarını hiç bilmedikleri sahnelerin gündem olmasıyla ilgili şöyle konuştu:
“Kızıl Goncalar adına konuşabilirim sadece ama ramazana denk gelen bölümlerde iki dizinin de içine kendi doğaları gereği bazı yansımalar oluyor. Bize Türkiye’de unutturulan bir şey var; dini inancı ve bilgisi olmayan insanların bile olabileceği bize unutturuldu. Bir kişi Müslüman bir ailede doğmuş olabilir ama hiç dini inancı olmayabilir. İbadetlerle de ilgisi ve bilgisi olmayabilir. Olmama ihtimali bile bize unutturuldu. Bence sorun burada.
İnsanlar öyle ailelerde doğuyorlar ki bu tip kavramlar hiç olmuyor hayatlarında. Bu sahneyi başka bir hikayede mesela bir aşk filminde kullansak hiç bu tartışma olmayacak belki de. Bu konunun en önemli kriteri benim için bu ihtimalin bile tartışılabilir olmaktan çıkarılmış olması. Hayatın içinde böyle insanlar var ve hayatın içinde varsa bir dramanın içinde de olabilir.”
‘İSLAMİ USULLERİN DOĞRULUĞU KONUSUNDA HİÇ ELEŞTİRİLMEDİK’
Dizide kurulan hayali bir tarikat olsa da birçok danışmanın yer aldığını belirten Atay, “Daha önce tarikat geçmişi olanların yanı sıra hâlâ tarikatla bağı olan danışmanlarımız da var. Öğretmen var, çok farklı mesleklerden olanlar da var. Başörtüsü ya da hicab dediğimiz konunun da danışmanları var. Herhangi bir yere benzesin istemedik, serbest olalım istedik. Biz aslında kendi tarikatımızı oluşturduk. Yine de bu konuda çok eleştiri aldık ama hiç eleştiri almadığımız bir yer var; İslami usullerin doğruluğu konusunda hiç eleştirilmedik” diye konuştu.
’14-15 YAŞINDA EVLENDİRİLEN ÇOCUKLAR VAR, BU DA BİR GERÇEK’
Yönetmen, bazı izleyicilerin Zeynep ve Cüneyd karakterlerinin birlikteliğinin aşka doğru gitmesini arzulayıp arzulamaması hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Seyircide öyle bir istek yaratılmıyor. Ama ezber seyircilerin böyle bir isteği var. Açıkça söyleyeyim biz öyle bir yolda yürümüyoruz. Onların insani olarak birbirlerine yakınlaştığı ve birbirlerinin hayatlarına nerede yardımcı olabilecekleriyle ilgili durumlar yaratıyoruz. Fan gruplarında hakikaten öyle bir baskı var. Ama bizim öyle bir tasarımımız da, oraya yönlenmek gibi bir amacımız da yok.
Ama bunlar var ve bu kurumların içinde gerçekten de resmi eğitim kurumlarına gönderilmeyip kağıt üzerinde birtakım diplomalar alınıp iç eğitimle büyütülen, 14-15 yaşlarında da evlendirilen çocuklar var. Bu da bir gerçek.”
‘BAŞLATILAN KAMPANYANIN SAMİMİ OLMADIĞINI ÇOK NET BİLİYORUZ’
Güvenlik açısından dikkatli olmaları gereken bir dönem olduğunu ancak negatif bir şey yaşamadıklarını aktaran Atay, “Çok popüler bir işin içindeyiz. Yasaklandığımız dönemde de biz sokakta negatif bir şey yaşamadık. Tabii güvenlik açısından dikkatli olmamız gereken bir dönem oldu. Başlatılan kampanyanın samimi ve kendiliğinden gelişen bir durum olmadığını çok net biliyoruz. 2. bölümün fragmanının yayınlandığı gece birbirini tetikleyen, copy-paste yapılmış tweet’ler dolaşıma atıldı” dedi.
‘İNANÇ VE DEMOKRASİ, TÜRKİYE’NİN YILLARDIR DEĞİŞMEYEN TARTIŞMA KONUSU’
Dizinin temelinde inanç ve demokrasi çatışması olduğunu belirten Atay, “Kızıl Goncalar’ın diğer dizilere göre şöyle bir özelliği var bence; ezberden yürüyerek ‘hikayenin duygusu sana geçsin, katarsise ulaş ve dur’ demek yerine zaman zaman seyirciye bir düşünme aralığı bırakıyor. İnanç ve demokrasi konusu Türkiye’nin yıllarca değişmeyen tartışma konusu zaten. Bu dizinin temelinde de hep bu çatışma var” diye konuştu.